Haber

Dünya Sulak Alanlar Günü mü? Dünya Kurak Alanlar Günü mü?

Sulak alanların önemine ve korunmasına dikkat çekmek amacıyla her yıl 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü kutlanıyor. Ancak dünya genelinde su kaynaklarının, sulak alan ekosistemlerinin ve bunların içindeki türlerin yok olduğu bir durumla karşı karşıyayız.

Kuraklık, yağışların uzun yıllar ortalamalardan az olduğu ve her an ortaya çıkabilen bir doğal iklim olayı olarak görülse de insan faaliyetleri nedeniyle doğasından uzaklaşmıştır. Doğayla uyumlu olmayan proje ve politikaların iklim değişikliğine katkısıyla kuraklık hızla artıyor. Dünya çapında tür ve habitat kaybı, göllerdeki su seviyesinin azalması, açlık gibi birçok soruna neden oluyor. Nature dergisinde yayımlanan araştırmada, dünya genelinde sulu tarım için büyük miktarlarda suyun çekilmesinin, yeraltı sularını besleyen sulak alanların hızla azalmasında önemli bir etken olduğu belirtildi.

Nüfus artışı, içme, tarım ve endüstriyel kullanıma bağlı olarak dünyanın suya olan talebi artıyor. Suya erişim bu yüzyılın en acil sorunlarından biri haline geldi. 2010 ile 2020 yılları arasında sel, kuraklık ve fırtınalardan kaynaklanan insan ölümleri son derece hassas bölgelerde 15 kat daha fazlaydı. Afrika son 40 yılın en kötü kuraklığıyla karşı karşıya kaldı; Bu durumdan özellikle Etiyopya, Kenya ve Somali olumsuz etkilenmiş, bu bölgelerde tarımsal verimliliğin azalmasına ve gıda fiyatlarının yüksek olmasına neden olmuştur. Çin’de, ülkenin en büyük nehri olan Yangtze ve diğerlerinin seviyeleri o kadar düştü ki, hidroelektrik enerji üretimi ve nehir taşımacılığı etkilendi. Bir raporda sigortalı kayıpların 8,4 milyar dolar olduğu iddia edildi. Sıcak hava dalgalarına ve öngörülemeyen yağışlara maruz kalan Orta Amerika Kuru Koridorunun ekosistemleri ve iklim değişikliğine karşı savunmasız olan popülasyonlar kuraklıktan etkilendi ve bunun sonucunda 1,2 milyon insan beslenme yardımına ihtiyaç duydu. Asya’nın yüksek dağlık bölgesindeki buzullar son 40 yılda önemli miktarda kütle kaybetti ve bu kayıp giderek artıyor. Güney Afrika’da kuraklığın ekoloji üzerindeki olumsuz etkileri; Mera alanlarının kaybı, su kaybı ve kalitesinin bozulması, sıcaklığın artması ve bitki örtüsünün kaybı.

Anadolu’da sıcaklığın ve buharlaşma sürelerinin artması, özellikle kar yağışının az olması ve yeraltı suyu seviyelerinin azalması havzalarda hidrolojik bozulmaya ve kuraklığa neden olmaktadır. Su döngüsünün bozulmasına en ciddi etki yapan faaliyetlerin sulu tarım uygulamaları, barajlar ve HES’ler, madencilik faaliyetleri ve su kaynaklarındaki kirlilik olduğu görülmektedir.

“Sulak alanların ayakta kalabilmesi için yanlış tarım ve su politikalarının değişmesi gerekiyor.”

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde konuya ilişkin açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Dünyada pek çok topluluk kuraklık nedeniyle göç etmek zorunda kalacak. Ekosistemlerin ve çeşitlerin kaybı kültürel kayıpları da beraberinde getiriyor.

Dünya Su Gerginliği Haritasına (WRI) göre Türkiye, 2040 yılına kadar su kıtlığı çekecek ve iklim krizinden en çok etkilenecek ülkeler arasında 27. sırada yer alacak. İklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak ve biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak, sulak alan kaybını sonlandırmadan, tahrip edilen sulak alanları onarmadan ve geriye kalanlar üzerinde hızla artan stresi durdurmadan başarılamaz.

Bir yandan 1997’den bu yana her yıl Dünya Sulak Alanlar Günü’nü kutluyor, bir yandan da sulak alanların değerini, biyolojik çeşitliliğe, insan üretimine ve iklim değişikliğine adaptasyona katkılarından bahsediyoruz. Öte yandan, son yüzyılda Türkiye’deki sulak alanların büyük çoğunluğunda yanlış uygulamalar sonucu geri dönüşü olmayan kayıplarla karşı karşıyayız. “Türkiye’nin artık iklim değişikliğini de dikkate alarak tarım ve su politikalarını güncellemesi, sulak alanlarını koruması ve restore etmesi gerekiyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

cameliajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu